“Doğal” supleman kullanımının yaygınlaşması sonucunda görüldü ki diyet suplemanı endüstrisi üzerinde pek bir düzenleme ve denetleme mekanizması yok.
Kanada’da sağlık iddiasında olan ürünlerin devlet onayı alması gerekiyor ama bu iddiaları destekleyen kanıtlar yine bu şirketlerin araştırmaları ya bir ders kitabı gibi kanıt düzeyi yüksek olmayan kaynaklara dayandırılıyor. Ayrıca bu suplemanlarda kullanılan dil belirsizlikler taşıyor: “-ebilir”, “olası”, “muhtemel” gibi kelimeler sık kullanılıyor.
Avrupa Birliği’nde zayıflama ürünleri hakkında bir yasal düzenleme var, evet ama ihtiyaç duyulan kanıtların kesinliği net değil. Örneğin, “Genel kabul gören bilimsel kanıt gerektiriyor” şeklinde bir cümle geçiyor. Bu net bir ifade değil. Nasıl bir genel kabul kastediliyor, bilmiyoruz.
ABD’de bu tür ürünlerin piyasaya sürülebilmeleri için FDA’dan onay falan almaları gerekmiyor. Yani firmalar bunun güvenilirliği kanıtlamak zorunda değil. Belki titiz tüketicileri daha çok çekmek amaçlı, kendi kararı sonucu kanıt sunabilir. Ama dediğimiz gibi, bu kanıtlar bu firmaların finanse ettiği çalışmalardan elde edilen kanıtlar. Ve firmalar bu çalışmaları sonuçta istediği sonucu almak için, "Bakın, dediğim gibi işte" diyebilmek için yaptırır. Yani ürünlerin güvenliği için şirketin kendisine güvenmek zorunda kalıyorsunuz (1).
Serinin ilk konuğu: Turunç
Turuncun kökeni Güneydoğu Asya fakat bir diğer adının “Sevilla portakalı” olmasının sebebi bu bölgeden portakalın İspanya’ya gelişi sonrası Endülüs bölgesi ve özellikle Sevilla şehrinde dönemin hakimi olan Endülüs Emevilerince bu portakal türünün yoğun şekilde yetiştirilmesi. Günümüzde burada yetiştirilen turuncun hasadı yılda bir kez ve hasadın ardından yüklenip gemiyle Birleşik Krallık’a gidiyor. Endülüslüler pek yemiyor yani.
Turunç, bildiğimiz turunçgiller gibi yenemiyor. Kalın, pürüzlü bir kabuğu var. Marmelat ve reçel yapımında sık kullanılır, acı bir tadı vardır. Zaten bir diğer adı da “acı portakal” ya da “ekşi portakal”dır. Küçük çayların yakınlarında yetişir (2).
Turunç ekstraktı obezite için ve egzersiz performansını artırmada kullanılıyor. Birçok fitokimyasal (“oktopamin”) ve alkaloidler (özellikle de “sinefrin” adlı alkaloid) içeriyor (3).
Bunun ekstraktının piyasada zayıflama amaçlı kullanımı yaygın. “BitO” adında ürünler halinde görebilirsiniz. Bunun popülarite kazanması, "efedra"nın supleman olarak kullanımına yasak getirilmesi sonucu oldu.
Efedra termojenik etki yaparak enerji harcamasını artırmaya yönelik bir üründü ve aktif bileşeni “efedrin”di. Turunçta ise bu “sinefrin”. İkisinin yapıları benziyor. Yani efedra gitti, yerini turunç ekstraktı doldurdu (1).
Bu alkaloidler (bitkinin ürettiği, "amin" yapısındaki bileşenler) sempatik (Yani "uyarıcı". Damar daraltıcı, kalp atışını artırıcı, göz bebeklerini büyütücü gibi) etkileri taklit eden etkilere sahip. Böylelikle oksidasyon (oksijen kullanarak yıkım) metabolizmasına katkıda bulunuyor, örneğin lipolizi (yağ yıkımını) destekliyor ve beta 3 ve alfa adrenerjik reseptörleri uyarıyor (Yani sempatik sistemi uyarmış oluyor) (3).
Zayıflama amaçlı kullanılan destek ürünlerini araştıran bir çalışma, 2006-2016 arasında Google ve Amazon Canada’da en çok tanıtımı yapılan ürünleri incelemiş. Bunun için yazarlar “google.ca” ve “amazon.ca”da arattıkları zayıflama ürünleri arasından en çok reklamı olan 10 tanesini seçmişler, bunlardan efedrayı çıkarmışlar.
2 makale, bu 10 yıllık süreçte turuncun zayıflama ürünü olarak güvenilirliği üzerine çalışmış. Çalışmalardan birisi direkt olarak vaka (kişi), diğeri ise 2 ay süren bir randomize kontrollü çalışma.
(*Randomize kontrollü çalışma, en güvenilir çalışma türüdür (Hele ki yeterli sayıda kişiyi içeriyor ve uzun bir zamana yayılıyorsa). Kişiler rastgele, klinik müdahale amaçlı seçilir. Bir kontrol (herhangi bir değişiklik yapılmayan, belki sadece plasebo verilen) grubu bulunur, diğer gruplar karşılaştırma yapmayı sağlayacak, değişimlerin yapıldığı gruplardır.)
İlk çalışma 2007 yılına ait. BKİ’si 31 olan 22 yaşındaki bir erkek bireyle 3 hafta çalışılmış. Tek kişiyi içeren bir çalışma olmasının yanı sıra diğer bir sıkıntı da çalışmada kullanılan dozun belirtilmemiş olması. “Günde iki” denmiş, o kadar. Dolayısıyla bu etmenler çalışmanın güvenilirliğini azaltıyor.
Bu çalışmada garibim katılımcının resmen içi dışına çıkmış. Akut böbrek ve solunum yetmezliği ile acile kaldırılmış. İlacı bıraktıklarında böbrek fonksiyonları iyiye gitmiş ama her iki ayağında da motor nörolojik bozukluklar bırakmış. Adam ayrıca orak hücre oluşumu (solunum yetmezliği yaşamasının sebebi bu olabilir), yorgunluk, baş dönmesi, karaciğer fonksiyonunda artış, hipovolemik şok (kanda sıvı azalması sonucu olur), damar içi pıhtı oluşumu, “kompartman sendromu” (kas ve sinir içeren belli bir alanda basınç artışı sonucu kan akışının yetersiz kalışı), doku ölümü ve kas hücrelerinde iskemi (şiddetli oksijensizlikten kaynaklı ölüm) gibi sorunlardan çekmiş.
Sadece bir kişinin dahil edilmiş olması ve kullanılan dozdan hiç bahsedilmemesi, yan etkiler hakkında net bir şey söylemeyi engelliyor. Belki de bu çalışmada anormal bir doz kullanıldığı için böyle ağır bir durum gerçekleşmiştir, bilemiyoruz çünkü dozdan hiiiç bahsedilmemiş. Yine de dikkatli kullanmak gerektiği sonucunu çıkarmak için de acillik olmak gerekmiyor tabii.
Diğer çalışma ise 2013’e ait bir randomize kontrollü çalışma. Turunç suplemantasyonu ("Desteği", destek ürün olarak kullanımı) 67 obez bireye 2 ay boyunca yapılmış. İlk çalışmada güçlü yan etkiler görülse de ikinci de böyle bir şey görülmemiş.
Birçok çalışma turuncun kilo kaybına etkisi hakkında önemli veriler sunmuş ama sorun şu: Hepsi turunç ile bir başka şeyin kombinasyonunu kullanan çalışmalar bunların. Dolayısıyla sırf turuncun etkisini göremiyoruz.
"Sinefrin"in turunçtaki tek biyoaktif bileşen olmadığını unutmamak gerek. Sinefrin, turunçta "naringin", "hesperidin", "limonen" ve "tangaretin" gibi flavonoidlerle beraber bulunur.
Öte yandan, küçük bir klinik çalışmada bireye turuncun aktif bileşeni olan sinefrin bir tek başına ve bir de flavonoidler (naringin ve/veya hesperidin) ile birlikte kullanılmış. Bazal metabolik hızda her iki durumda da artış yaşanmış. Yani vücudun günlük işlevlerini yürütebilmek, sırf hayatta kalabilmek için harcadığı enerji (Genelde "Benim metabolizmam hızlı"da kastedilen şey) artış göstermiş (Fakat buradan 1500 kalori harcıyorsa 2000'e çıkmış gibi bir şey anlamamalıyız. Böyle konuştuğumuzda aradığımız şey, istatistiksel anlamda "önem arz etmesi").
Bu yüzden bu sonuçlar sinefrinin diğer bileşenlerden izole halde (tek başına) kullanımının “olası” bir etkisi olacağını gösteriyor ama bazal metabolizma hızı ve kilo kaybı üzerine uzun süreli çalışmalar lazım ki kafalar netleşsin, şüphe bulutları dağılsın.
Güvenlik açısından bakıldığında turunçtan ekstrakte edilmiş (çıkarılmış, elde edilmiş) sinefrinin 2 ay boyu 98 mg miktarında kullanımı yan etki göstermemiş (3).
Turunç ekstraktı destek ürünlerinde doz başına 10-40 mg kadar sinefrin var (4). Fakat sempatik sistemi uyarıcı etkileri dolayısıyla kalp-damar için olumsuz sonuçlara yol açabilir. Nitekim FDA Nisan 2004-Ekim 2009’da, turunç ekstraktı kullanımı sonucu 22 yan etki vakası rapor etmiş. En yaygın yan etkiler göğüste ağrı, taşikardi, anksiyete, dispne (nefes darlığı) ve karnın sol alt bölgesinde ağrı (3).
1966-2004 arasında yapılan 157 çalışmaya baktığımızda ise bunların yalnızca 7’sinin randomize kontrollü olduğunu görüyoruz.
Bunlardan 3’ünü eliyoruz çünkü turunç ile efedrin kombine kullanılmış.
Diğer 3’ünde etkisiz bulunmuş.
Geriye kalan 1 tanesinde ise BKİ>25 olan 23 gönüllüye 1.5 ay boyu kafein (528 mg), sarı kantaron (900 mg) ve turunç (975 mg) kombine halde (birlikte) verilmiş. Kontrol grubuna göre 1 kilo daha fazla kayıp olmuş (Fakat dediğimiz gibi turunç burada tek başına verilmemiş ve gönüllülerden günlük yaşam tarzlarını değiştirmemeleri istendiğinden, bunların tutup spor salonuna yazılıp yazılmadıklarını bilmiyoruz. Belki de sonucun sebebi bu. İşte görüldüğü gibi, önemli olan şey çalışmanın güzelce tasarlanmış olması, yani güvenilebilir olması.).
Ama besin desteği olarak kullanılan turunç ekstraktındaki doz, vaat edilen ve halihazırda zaten şüpheli olan etkileri gösteremeyecek düzeyde (4).
Çalışmaların geneline bakıldığında turunç, kilo kaybı konusunda pek bir ek katkı sağlamıyor. Dolayısıyla etkinliği şüpheli. Ayrıca hipertansiyon, aritmi ve kardiyovasküler hastalık sahibi bireylerde turunç ekstraktı kullanımı sonrası yan etkiler görülebilir (3). Hele ki benzer etki mekanizmasına sahip kafeinle beraber alınırsa.
Ayrıca sinefrin de -kafein de olduğu gibi- sporcuların doping testlerinin pozitif çıkmasına yol açabilir.
Bunun yanı sıra -greyfurt ve misket (lime) limonunda olduğu gibi- turunç, “statin” grubu ilaçlarla (kolesterol ilaçları) beraber alınmamalı.
Yani, elde kilo kaybı programına (zayıflama diyeti) destek olarak turunç ekstraktı ya da turuncun kendisini tüketmeyi önermemizi sağlayacak bir kanıt yok (3). Gelecekte yeni çalışmalar, özellikle de daha uzun süreli ve dozun belirtildiği çalışmalar yapılmalı ki karşılaştırma yapma imkanı doğsun (1).
Bu arada turuncun çiçeğinin çayı Alibaba’dan sipariş edilebiliyor ve bu çayın kilosu 40-49 dolar arasında değişiyor (5).
Turunç ekstraktı çalışmasına, "Nereden girdim ben bu çalışmaya" diyecek duruma düşen, feleği şaşan, an itibariyle 34 yaşında olan ve muhtemelen sıkıntılı bir 12 yılı geride bırakmış olan garibimize de buradan geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Comentários