*Hikayeleştirilmiş kısımlar bulunmaktadır, kurgu oldukları açıkça anlaşılmaktadır. Yani efenim, o kısımlardaki diyaloglar ve olay örgüsü hayalidir.
Yıllar geçtikçe “mass media” diye tabir edilen, radyo, gazete, televizyon gibi klasik medya organlarını içeren medya eski önemini yitirirken sosyal medya çok daha esnek ve seçeneği bol, kullanımı kolay, herkese fikrini, yediğini-içtiğini, gördüğünü, bildiğini vs anlatma kürsüsü sunan platformlar sunduğu için doğal olarak daha fazla önem kazanıyor.
Bu platformlar arasında en göze hitap edenlerinden biri Instagram. Çoğu kişi ya mutlu ya da çok mutlu. Ya eğleniyor ya herkesin kıskanacağı hayatı yaşıyor. Mutsuz olan pek yok. Sanal, elle tutulamayıp kokusu, dokusu hissedilemeyen ama gözle gözle görülebilen bir ortamda alternatif gerçeklikler yaratılıyor. İnsanlar genellikle kendini anlatıp, belli bir konsept içinde sunarak istediği yönde izlenim oluşturmak istiyor burada.
Görsel paylaşımına dayalı iletişim olanakları artınca İsveçli ergenlerin mesaja dayalı iletişimi boşladığı görülmüş mesela (Findahl, 2014). Swedish Media Council’in (İsveç Medya Konseyi) 2015 raporuna göre İsveçli ergenlerin %91’i (13-16 yaş) sosyal medya kullanıcısı. Bunlar arasında en çok kullandıkları platform %75 ile görsel bazlı paylaşıma dayalı olan Instagram (Kızların %85’i, erkeklerin %64’ü kullanıyor). Benzer bir eğilim de ABD’de mevcut: Ergenlerin %52’si (13-17 yaş) Insta kullanıyor.
MSN görmüş (g)old tayfa hatırlar. Zamanında kişisel iletiler yazıldı, “Ne dinliyorum?”da çalan şarkı üzerinden bilinçaltı ya da göze sokmalı mesajlar gönderildi, ne nickname’ler kullanıldı... Hepsi çaba isteyen şeylerdi. Ergendik zamanında. Ergenin halinden anlarız hepimiz. Günümüzde izlenim oluşturmak adına kullanılan yollardan biri de, “Ne dinliyorum?”daki imalara benzer bir görev üstlenen (Bildiğin “Ne yiyorum?” özelliği aslında) besinler.
Homberg ve arkadaşları da düşünmüş ki, “İzlenim oluşturmak için en çok çabayı harcayanlardan biri kesin ergenlerdir. Bunların Instagram’ı olmayanı da yoktur herhalde. Acaba hakikaten ne yedikleri üzerinden bir imaj oluşturmaya da çabalıyorlar mıdır?”.
2016’da yayınladıkları çalışmaya ilk giriştiklerinde amaçları böyleymiş, görüntü paylaşmaya dayalı yani görsel bir platform olan Instagram’da ergenler besini nasıl betimliyor, onu görmek istemişler.
Ne yemiş, ne içmiş, bunu nerede/hangi mekanda yapmış, mekan üzerinden “Bak ben burada takılıyorum” tarzı bir imada bulunmaya çalışmış mı, besinin fotoğrafını hangi açıyla çekmiş, sırf besinin fotoğrafını mı çekmiş yoksa besinle birlikte kendisinin de fotoğrafını çekmiş mi, selfie mi yapmış, besini bütün halinde mi çekmiş yoksa kenarından azcık yemiş mi, paylaşırken altına ne yazmış, hangi hashtag’leri kullanmış, en çok hangi besin türlerini kullanmışlar gibi sorular Homberg ve arkadaşlarının aklına düşmüş.
"NASIL YAPSAK, NASIL ETSEK..."
Instagram zaten 13 yaş ve üstüne hesap açma izni tanıyan bir uygulama. Dolayısıyla ergen kesimi tanımlamada sık kullanılan alt yaş sınırı baştan sağlanmış oluyor. Ergen kitlenin paylaşımlarına ulaşmak içinse hashtag (etiket) kullanılmış. Hedef, İsveç'in ergenleri. Bunun için tercih ettikleri etiket, #14år (İsveççe, Norveççe ve Danca’da “14 yaş/yıl” anlamında) olmuş. Çünkü kullanıcının yaşının iyi bir göstergesi olur bu diye düşünülmüş, çoğunlukla da 14 yaşına yeni girmiş olanlar için.
Hedef kesimi analiz etmek için de “Statigram” denen istatistik programı kullanılmış. 2014’ün Mart’ında #14år etiketinin 3479 fotoğrafta bulunduğu görülmüş. Ama sonradan bunların kimisi hesabı kilitlemiş, kimisi silmiş, kimisi de ismini değiştirmiş. Çalışmada kullanmak için seçtikleri fotoğrafların bir kısmı gitmiş yani: Toplamda 1358 kayıp foto. Kalan kısımdan da 409’unu kendileri çıkarmış çünkü bu fotolar aynı kişinin aynı etiketi uyguladığı fotolar. Bir hesap için bir tane fotoyu çalışmaya dahil etmek istediklerinden bunları elemişler. Kalmış geriye 1712 aday. “Hadi bismillah” demişler.
Derken meğer çalışma grubundan biri bir tuhaflık fark etmiş. Oturup fotoğrafları incelemeyi bırak, paylaşan kişinin profil bilgilerini takdire şayan bir sabırla incelemiş. Bakmış ki ortalık ergen gibi görünüp ergen olmayan kullanıcı dolu. Sonra koşturmuş gelmiş, “A bilaadeeer, bunların bissürüsü ergen değil ya!”. “Haydaa” deyip ellerini avuçlarının içine almış Homberg. 711 fotoyu daha çıkarmışlar.
“Bunu da hallettik hayırlısıyla” demişler ve bir keyif çayı söylemişler. Çay gelince bakmışlar ki bir tanesi fazla. Tiryakilerden biri “Sahipsizse içeyim ben bunu” diye elini uzattığında eli havada kalmış. Çünkü o eksik olan grup üyesi koşturarak gelmiş. Demiş ki, “Biz bu etiketi kullandık da hepsinin doğum günü için kullandığını niye düşündük ki? Kimisi doğum günüymüş tamam ama köpeğininki mesela! Ya da bir başkasınınki 14. evlilik yıldönümü falanmış.”. “Eee napak?” demiş çaycı. Sonra utana sıkıla susup boşları alıp gitmiş. Homberg demiş ki, “Açıp bakıcaz kardeşim bunların profillerine. Orda “14 yaşında” diye yazıyorsa tamam. Yoksa kalanlarla devam.”.
Bu sefer de Homberg fırtlamış: “Sizden biri koşturup gelmeden bunu da ben söyleyeyim: Bunların paylaştığı besinlerin insanlar tarafından tüketilebilecek besinler olması lazım. Tutup tavuk yemi paylaşan adamı ben napayım?”. “Haklısınız Sayın Hocam” demiş hırslı inek grup üyesinin biri ve o lanet soruyu eklemiş ardından: “Ödev vermiştiniz Hocam, kontrol etmeyecek misiniz?”.
Tadı tuzu kaçmış milletin ama başa gelen çekilmiş. Her bir kullanıcının etiketi paylaştığı ilk resmi seçmişler. Kalmış elde 1001 hesap. Kullanılan 1001 hesabın 854’ünde (%85.3) besin varmış. Bu hesapların 625’i kızlara (%73.2), 228’i erkeklere ve 1 tanesi de profilinde cinsiyet belirtmemiş olan bir hesaba aitmiş. Dolayısıyla elde en son 854 hesap yani 854 fotoğraf kalmış.
ODAKLANDIKLARI NOKTALAR
- Fotolarda ne tarz besinler kullanılmış
- Besin nasıl sergilenmiş
- Besin hangi bağlamda (örneğin ortam, mekan, konu, konsept vb) sunulmuş
- Hangi caption (resim altı yazısı) ve etiket kullanılmış
Mesela birisi smoothie paylaşırken altına “#banana” (muz) yazmış, o paylaşımı hemen “meyve” kategorisine alıvermişler. Bir başkası domatesli sandviç paylaşmış ve sandvicin içindeki malzemeler de açık seçik görülebilir olduğundan “ekmek”, “sebze” gibi kategorilere dahil edilmiş. Bu şekilde hangi tarz besinlerin paylaşıldığının takibi sağlanmış.
Belirlenen Besin Kategorileri
1) Besinin Sunulduğu Bağlam
a) Dışarda yenilen yemek
b) Ev yapımı yemek
c) Özel etkinlik
d) İnsan + besin beraber bulunan foto
e) Yenmiş besin
2) Besinin Sunumu
a) Sanatsal olarak düzenlenmiş
b) Kamera önünde elle tutulmuş
c) Zoom yapılmış
d) Marka açıkça gösterilmiş
3) Besinin Yazıda Nasıl Sunulduğu
a) Emoji, caption, etiket vs kullanarak pozitif, nötr ya da negatif gibi duygusal çerçeveler ile sunulmuş
b) Emoji, caption, etiket vs kullanarak lezzetlilik ifade edilmiş (Mesela: #yummy - yani ”nefis”)
NELER NELER ORTAYA ÇIKMIŞ...
- Çalışmada kullanılan 854 hesabın %95.8’inde besin ya fotoğrafın merkezindeymiş ya da caption’da besinden özellikle bahsedilmiş, besinin üzerinde özellikle durulmuş. Ezici bir çoğunlukta besin, fotoğrafın odak noktası yani. Kalan %4.2’lik kısımda ise besin ya resmin merkezinin etrafında ya da kıyısında köşesinde.
- Besinin türü: Besin türleri 35 kategoride incelenmiş. Bu 35 besin grubu arasında fotoğrafı en çok paylaşılan, kurabiye ve pastane ürünleri olmuş (%20). Bunu %18.5 ile kolalı içecekler ve limonata izlemiş. Arından %15.8 ile çikolata, %11.2 ile dondurma, %11 ile şekerleme gelmiş.
Eee sebze-meyve?
Meyveler yalnızca %9.4, sebze %9.3 ve “berries” yani “dutgiller” (İngilizcede sonu “-berry” ile biten meyvelerin oluşturduğu grup) diyebileceğimiz meyve türleri ise %8.5’luk kısmı oluşturuyormuş.
- Besinin sunumu: Besin bulunan fotoğrafların çoğu (%25) ya bir cafede ya bir bistroda, restoranda vs çekilmiş. Yani besinler, en çok dışarıda yenildikleri zaman paylaşılmış. Dışarda yenilen şey paylaşıldığında da en çok yağca zengin süt ürünleri ve yine yağca zengin krema içeren tatlılar paylaşılmış. Bkz: Starbucks Frappucino’su, sıcak çikolata vb.
Bunun ardından %22 ile özel etkinlikler gelmiş.
İnsanlar bu özel anları paylaşmak istiyor olsa gerek. Paylaşımın da ergenin kendisini ifadesinin bir yolu olduğunu söylemiştik. Dolayısıyla dışarı çıkıldığında ya da rutin dışında bir etkinlik olduğunda paylaşım artıyor.
Özel etkinlikleri ev yapımı yemek paylaşımları (%10) takip etmiş. Ev yapımı yiyecekler arasında en çok paylaşılan besin grubu kurabiye ve pastane ürünleri.
- Görüntülerin %25’inde insanlar besinlerle birlikte bulunuyor. Mesela yerken selfie çekmiş ya da bir cafede bir başkasıyla oturup bir şeyler yerkenki anı fotoğraflamış. Ayrıca bu görüntülerin %15.5’luk kısmında kısmen yenilmiş besinler görülüyor. Yani, fotoğrafta insan varsa besin çoğunlukla tüketilmemiş oluyor.
- Beşte birlik kısımda ise fotoğrafı çekmeden önce besinin üstünde şöyle bir oynayıp düzenleme çekilmiş. Böyle üstünde uğraşılan, “poz verdirilen” besinlerin çoğu paketli, ambalajlı besinlermiş (Çikolata, şekerleme, kola gibi). Bunların çoğu oyun gecesi, parti gibi ortamlarda olduğunu sezdiren bir caption ile birlikte paylaşılmış. Yani böyle paketli abur cuburlar genelde özel etkinliklerde yeniyor ve bunlara fotoğrafları çekilmeden öncesinde fotojenik bir görünüm kazandırılıyor.
- Bir başka yöntem ise besini elinde tutup onu fotoğraflamak. Burada söz konusu besinler genellikle bir kola şişesi ya da dondurma külahı oluyor. %37.2’lik kısımda fotoğraf, marka ismi görülecek şekilde paylaşılmış. Bunu en sık yaptıkları markalar Coca-Cola (318 markanın 55’i, yani %17.3’ü), ardından ABD’deki dondurma zinciri Ben & Jerry’s, Starbucks ve McDonald’s geliyor. Yani insanlar bu markalar üzerinden bir imaj sunarken o markanın tanıtımında, reklamında yer almış oluyor sonuçta ve ya bunu umursamıyor, ya farkında olmuyor ya da bu durumdan memnun oluyor.
Markaların göründüğü bu tip paylaşımların çoğu, markaların tüketiciyi bunu yapmaya teşvik ettiği kampanyalara ait. Örneğin, Coca-Cola markasının görülebildiği paylaşımların neredeyse yarısı (55 paylaşımın 24’ü), markanın “Share a Coke” kampanyasına katılım gösterenlerin yaptığı paylaşımlar. Hani şu kola kutusunun üstünde isminizin yazdığı kampanya. Burada kendi isminin yazdığı kutuyu paylaşıyor da olabilir, bir arkadaşınınkini de.
- Çekim yöntemlerinden birisi de zoomlama (yakınçekim). Zoom yapılarak paylaşılan besinlerin çoğu kurabiye ya da pastane ürünleri iken bunu meyve, “berries” (dutgiller) ve sebze takip ediyor.
- Paylaşımların hangi duygu çerçevesinde sunulduğu yani “tonlama”sına bakıldığında, %74.8’inin pozitif duygu yansıttığı görülmüş (Zaten Instagram’da mutsuz olan mı var Homberg Hoca?). Bu olumlu duyguları aktarmada caption, etiket ya da emoji kullanılmış. Örneğin, “#havinganicetime” (“iyi vakit geçiriyorum”, “keyifler yerinde”) ve “#love” (“aşk”).
Olumsuz duygular ise paylaşımların sadece %1.3’lük kısmını oluşturmuş. Yani o kadar paylaşım arasında sadece 2’si mutsuz (Sanırım geri kalan mutsuzlar Twitter’da).
- Besinin lezzetli olduğunu belirten paylaşımlar %20.5 iken yine az önceki gibi, sadece 2 paylaşımda lezzetsizlikten yakınılmış.
-Yüksek kalorili besin paylaşımları toplamın %67. 7’lik kısmını oluşturmuş. Yüksek kalorili besinler, genellikle özel etkinlikler olduğunda paylaşılmış. Paylaşmadan öncesinde çoğunlukla şöyle bir çeki düzen verdirilmiş, markası görünecek şekilde poz verdirilmiş ve genelde pozitif duygu yansıtacak bir caption ya da etiket ile sunulmuş. Nadiren zoomlanmış.
- Genelde fotoğraf denilince yüzüne pek bakılmayan grubu oluşturan yani daha düşük kalorili besinler olan sebze, meyve ve “berry”ler genelde fotoğraflandıkları zaman tek başlarına yer alıyorlarmış fotoğraflarda. Yani bunlar varsa ortalıkta insan göremiyoruz. Bunların markalarla birlikte sunumları da nadir. Sebze, meyve ve “berry”lerin en sık paylaşılma biçimi: Zoomlayarak, insansız, pozitif duygularla.
YANİ?
Fotoğrafların sadece %15’indeki besin, fotoğrafı paylaşan kişi tarafından aktif olarak tüketiliyor. Çoğunlukla bu besinler bir durum, duygu ya da etkinlik, aktivite vs.yi sunmaya yarayan bir araç. Yani duyguları tarif etmenin yollarından birisi sözcüklerse, burada da besinler. Besinlerin nesneleşmesi, asıl işlevinden uzak olması söz konusu bu fotoğraflarda.
Çoğu fotoğrafta kişi besinleri sanki kendisini online olarak tanıtıyormuş gibi dikkatle ve özenerek sunuyor. Instagram’da besinlerin 2 temel yolla sunulduğu görülmüş:
- Besinin estetik özelliğini ya da “ev yapımı” olma özelliğini öne çıkararak
- Besinin odaklandığı durumu ya da yansıttığı yaşam tarzını öne çıkararak
Görüntülerin pek azında sebze-meyve görülüyor ama görüldüğü zaman bunlar genellikle “lezzetlilik” iması taşıyor ve yemek kitabından fırlamış gibi duruyorlar. Bunlar çoğunlukla sağlık çerçevesinden bir bakışı hissettirerek pozitif duygular ile sunuluyor. Ergenlerin birbirlerinin paylaşımlarından etkilendiği göz önüne alındığında, aslında bu tarz paylaşımlar ergenleri bu besinlere yönlendirmede kullanışlı olabilir. Sebze-meyve-”berry”ler estetik ve renkli bir şekilde sunulursa bu besinlerin tüketimine teşvik sağlanabilir.
Zoomlamanın görüldüğü, yalnızca besine odaklanma olan fotoğraflarda genelde paylaşımı yapan kişi kendi aşçılık yeteneklerini satıyor. Yani ev yapımı besinler genellikle zoomlanarak, belki de yemek kitaplarından etkilenilerek paylaşılıyor (Collins, 2009). Genelde kurabiye ve pastane ürünleri burada kullanılan besinler. Ama yine de besin fotoğraflamaya bu şekilde stilist yaklaşılması, ergenleri ev yapımı yiyeceklere yönlendirmede faydalı olabilir.
Paylaşımcının paylaşımı yaparken gösterdiği özen sadece ne yediğine değil aynı zamanda nerede yediğine de odaklı. Bunlar genellikle insanların etkileşim halinde olduğu yerler olan dış mekanlarda, cafe, bistro ve restoranlarda çekiliyor. Yani, besinin yenildiği yer ergenin yeme aktivitesi ve diğer gençlerle olan iletişiminde önemli rol oynuyor.
Dışarıda yeme olayı oldukça yaygın. Paylaşımlar çoğunlukla kahve zincirlerinde yapılıyor. Bunu zaten fotoğrafa bakınca anlayabiliyorsunuz. Buralara gidildiğinde en sık paylaşılan besinler ise buralarda en sık servis edilen kurabiye ve pastane ürünleri ile çay ve kahve.
Paylaşılan besinlerin %67.7’si yani üçte ikisinin biraz fazlası kalorisi yüksek, besin ögesi düşük besinler. Bunların çoğunda markayı görmek mümkün (Coca-Cola, Starbucks vs). Paylaşımlar genellikle ergenlerin marka ile “kişisel” düzeyde oluşturduğu bir bağlamda sunuluyor (“Share a Coke” kampanyasında KENDİ ismini görüp paylaşması gibi). Bu markaların bulunduğu besinler genelde öyle bir sunuluyor ki sanırsın paylaşan kişinin hesabına paralar yatıyor. Sanırsın ki reklam. Bundan da şu anlaşılıyor: Bu tip marka olmuş besinlerin sembolik bir anlamı var. Dolayısıyla sos medyada paylaşılan besin, kişinin kendi kimliğini ifade etmesini sağlıyor ve aynı zamanda diğer paylaşımcılar hakkında da çıkarımlar yapmaya yöneltiyor.
2013 yılında markalar arasında özellikle ergen kesimi hedefleyerek Facebook paylaşımları yapan markanın Starbucks olduğu görülmüş. Paylaşımcılar bunları paylaşırken genelde markanın satın almaya ikna etme çabasının ya farkında olmuyor ya da bununla bir sorunu olmuyor.Böylelikle sonuç olarak markanın pazarlama stratejisini benimsemiş oluyorlar. Ama bu ikna çabasının farkına varan ergenler de karşı argüman geliştirerek eleştirel tutum takınabiliyor, markaya şüpheci yaklaşabiliyor.
Markaların yaptığı paylaşımlar ergenlerin besin tercih, satın alma ve tüketme davranışlarını önemli şekilde etkiliyor yani sonuç olarak. Bu yüzden diyet ya da sağlık ile ilgili tanıtımlar yapan besin üreticilerinin bir pazarlama stratejisi yürüttüklerinin farkında olunmalı ve medya denetleme kurulları da sosyal medyadaki reklamların öneminin farkında olmalı.
SONUÇ OLARAK...
Ergenlerin çoğunun Instagram hesabında besinlerle ilgili en az bir paylaşım var. Bu besinler genellikle fotoğrafın odağında oluyor ve paylaşan kişi pozitif duygu saçıyor. Kalorisi yüksek, besin ögesi içeriği düşük olan besinler reklam kampanyası yapan bir işletme tarafından paylaşılıyormuşçasına paylaşılıyor: Marka açıkça görünecek şkilde, bir kahveci zincirinde ya da başka bir dış mekanda.
Fotoğrafı çekilen besin eğer sebze-meyve ise zoomlanmış oluyor ve yemek kitaplarından esinlenildiği açıkça hissediliyor.
Sosyal medya paylaşımlarının ergenler üzerindeki etkisinin büyük olduğunu uzata uzata ayrıntısıyla anlatmış olduk. Dolayısıyla bu iletişim kanallarını kullanarak, farklı yollarla sunum, farklı duyguların kullanımı gibi bahsi geçen yöntemler kullanılarak ergenlerin besinle ilgili algısını ve günlük hayatta besinle ilgili davranışlarını etkileyebiliriz gibi görünüyor. Yetkilileri göreve davet ediyoruz.
Salgın belasını atlattıktan sonra...
#diet #health #dieta #salud #diät #ernährung #gesundeernährung #диета #питание #здоровье #диетолог #dietasaludable #sağlık #yaşam #istanbul #antalya #alanya #turkey #nutrition #weightloss #nutrition #nutritionist #dietitian #nutricionista #ernährungsberater #english #deutsch #alemán #german #spanish #espanol #spanisch #swedish #schwedisch #sueco #russian #russisch #ruso #русский язык #anlatilke #tellmeilke #diet #healthydiet #dietitian #nutricionista #ernährung #gesundeernährung #gesundessen #ernährungsberatung #диета #диетолог #здороваядиета #питание #здоровоепитание #salud #dietasaludable #nutricionistaesportiva #sportsnutrition #sports #fitness #alanya #antalya #istanbul #turkey
KAYNAK:
ความคิดเห็น