top of page
Ara
Yazarın fotoğrafıİlgebey

İZ BIRAKANLAR UNUTULMAZ

Güncelleme tarihi: 1 Şub 2021


Birkaç ay evlere kapandık ve gökyüzü kirinden pasından biraz da olsa arındı, endüstriyel bulutluluk, sanayi dumanı, hava kirliliği azalınca İstanbul'dan Uludağ, Trabzon'dan Sarp Sınır Kapısı, Antalya'dan Taj Mahal, Konya'dan Alanya sahilleri görünür olmaya başladı.


Doğaya zarar verdiğimizin farkına vardıktan sonrasında anlatacak moralimiz kaldıysa yapılacak iş, başkalarının da farkına varmasını sağlamak bana kalırsa. İstatistikler ve sayılar, yani ölçümler de konunun kafamızda en somut şekilde canlanmasını sağlıyor. O zaman etrafımızda neden olduğumuz hasarı (kırdığımız kalpler hariç) ölçen uzmanların verileri hakkında konuşalım.


Su kaynaklarımızın sınırlı olduğunu, kullanılabilir olan tatlı su miktarının Dünya genelindeki toplam su miktarının ufacık bir miktarını olduğunu duymuşuzdur. Bu kuş kadar su hakkımızı da ne kadar saçıp savurduğumuzu anlatan bir bir gösterge var: "Su ayak izi". Suda yürümesek de iz bırakıyoruz. Ve iz bırakanlar unutulmaz (Bunu bunu bunu burdan alın bunu).


Tüketilen, buharlaşan ve kirlenen, yani bir şekilde kullanılmaz hale gelen suyun ton başına ya da yıl başına düşen miktarını gösterir (1). Böyle bir ölçüt, Hollanda’daki Twente Üniversitesi ve Su Ayak İzi Ağı (“Water Footprint Network” yani “WFN”) kafa kafaya verince oluşturulmuş (2). WFN, su kaynaklarının dünya genelinde adil, verimli ve sürdürülebilir bir şekilde kullanımını teşvik etmeyi kendine görev edinmiş. Bu işi de, evet, babasının hayrına yapıyor. Parada gözü yok (3).

3 tip su ayak izi ("sai" diyelim) var:

-Mavi sai: Ürün oluşması için gerekli tatlı su miktarı. Mesela biberi ekiyorsun, biber yetişene kadar onu suluyorsun. Bu sırada giden su mavi sai hanesine ekleniyor. Genelde tarım, endüstri ve evde harcanan su mavi sai.

-Yeşil sai: Ürün oluşması için gerekli yağmur suyu miktarı. Bir çam ormanında ağacın dibinde zemini kaplayan yaprakların altından bir kuzugöbeği mantarı çıkması için tutup kendin sulama yapmazsın. Bu mantarı ortaya çıkaran yağmur suyu, yani yeşil sai hanesine atılan çentikler. Tarım, bahçecilik, ormancılık gibi iş kollarında yeşil sai baskındır.

- Gri sai: Ürün oluşunca ortaya çıkan kirliliği temizlemek için gereken tatlı su miktarı. Nüfus ve endüstri bunu artırır. Evde ve endüstride harcanan suyun neredeyse tamamı gri sai (1, 4).

“Tüketimin su ayak izi” (“tsai” diyelim), ülke içinde tüketilen ürünleri üretirken harcanan tatlı su miktarını gösterir. Bizde bu miktar yılda 140,2 milyar m3. Yani tükettiğimiz ürünler önümüze gelene kadar harcanan su. Bunun %64’ü yeşil, 19’u mavi, 17’si gri sai (5).

Bizdeki tsai’nin %89’u tarımdan kaynaklı. Endüstride ve evde kullanılan su, tsai’nin sırasıyla %6 ve %5’ini oluşturuyor. Tsai'nin büyük kısmını tarım oluşturuyor demiştik, tarıma giden bu kısmın da %92’sini bitkisel üretim oluşturuyor. Bunun da %35 ile en büyük payını tahıllar ve ardından da fotofinişte ikinci sırada kalan (%34) yem bitkileri oluşturuyor.

Buğday bizde de Dünya genelinde gerçekten kıymetli. Bizde 2.9 milyon işletme, yılda 20 milyar ton buğday üretiyor ve buğday, 15 milyon kişinin patronu, geçim kaynağı. Buğday sadece kendi başına tsai’nin %33’ünü, tahılların sai’sinin %95’ini, bitkisel üretimin ise %36’sını oluşturuyor.

Yani tüketeceğimiz ürünleri üretmek için harcanan su konusunda ve bitki üretimine giden su deyince akla gelecek üç üründen biri buğday.

Biz su harcaması konusunda hep Dünya genelinin önünde gidiyoruz (Araba yıkamaya giden su mavi sai midir, gri sai mi?). Kişi başına düşen sai, 1996-2005 arasında ülkemizde yılda 1642 m3'tü. Halbuki dünya ortalaması 1385 m3'tü. Bu 9 yıl boyunca her yıl Dünya ortalamasından 257 m3 daha fazla su tüketmişiz. Toplamda değil, kişi başına. Eni, boyu, yüksekliği yaklaşık 11 metre 15 cm olan bir havuz düşünelim. Gözümün nuru, mercimek tanem, bebeğim Margot Robbie pipetinden her gün az az aldığı fırtlarla bu kadarlık bir havuzdaki suyu içti bir yılda. Ama bu bana yetmedi. Ben gittim eni, boyu, yüksekliği 11 metre 80'er cm olan bir havuz kadar su içtim.


2006-2011 arasında Türkiye’de kişi başına düşen sai 1977 m3’e tırmandı. Havuz büyüdü, en boy ve yüksekliği 12 metre 55 cm oldu. Bunda tüketim alışkanlıklarındaki değişimin katkısı büyük. Erişebildiğimiz besinler, vakit bulabildiğimizde tercih ettiklerimiz, araya sıkıştırdıklarımız değişti.

Bizde içme ve kullanma amacıyla kişi başında düşen su miktarı 216 litre. Günlük olarak doğrudan veya dolaylı olarak tükettiğimiz su ise 5416 litre (Endüstriye, lojistiğe vs. gidenle beraber) (5).

Dünyada kullanılan suyun %92'si besin üretimine gidiyor. Bunun da %29'u hayvansal besin üretimine. Yani hayvansal besin üretmek için daha fazla su lazım. Bu yüzden diyetteki bitkisel besin kaynağını artırınca sai düşüyor, daha doğa dostu bir diyet ortaya çıkıyor.

Bitkisel besinlere bakınca ton başına 322 metreküple sebzeler en az su isteyenler.

Tahıllar 1644 metreküp istiyor ton başına.

Kurubaklagiller (kuru fasulye, nohut, mercimek, barbunya, börülce) 4055 metreküp isterken sert kabuklu meyveler (ceviz, fındık vb) 9063 ile en talepkar olanı.


Hayvansal ürünlerde süt 1020 ile en az. Ama tereyağı yapmak için 4533 metreküp daha gerekiyor.

Etler arasında tavuk 4325 ile en az. Dana eti ise 15415 ile en yüksek. Arada 3.6 kat fark var. İki hayvanın boyutunu düşününce sebebini anlamak kolaylaşıyor tabii.

Dana etinin kilosuna giden suyun %93'ü yeşil sai. Dana etinin 1 kalorisi için 10.19 litre gerekiyor. Tahıl ise 1 kalorisi için sadece 0.5 litre ister (1 kalori için 2.5 su bardağı su pek de az gelmedi kulağa aslında ama 51 bardaktan iyidir). 1 kilo hayvansal protein üretmek için gereken su, 1 kilo tahıl proteini için gerekenin 100 katı. Tahıllarda sai, daha önce dediğimiz gibi buğdayda en fazla (Ton başına 1827 metreküp), pirinçte orta (1644) ve mısırda en az (1222).

Birkaç paragraf öncesinde bu sonuç kısmının spoiler'ını vermiştik zaten: Hayvansal kaynakları azaltıp bitkisel kaynaklara yönelirsek sai'miz azalıyor, dolayısıyla doğaya daha iyi davranan bir diyet ortaya çıkıyor. Diyet üzerinde düzenlemeler yaparak mavi sai'yi %30 azaltabiliriz. Bu, diyetteki kurubaklagilleri, sebze ve meyveleri artırıp şeker, yağ ve eti azaltarak mümkün. Akdeniz diyeti, sai açısından misler gibi. Bugün de Akdeniz diyeti övdüğüme göre artık içim rahat :) (1)



KAYNAKÇA


8 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Kommentare


bottom of page