top of page
Ara
Yazarın fotoğrafıİlgebey

ÜRÜN YERLEŞTİRME SONUÇLARI AÇIKLANDI

Güncelleme tarihi: 1 Şub 2021


Geleneksel medya platformlarında sağlıksız besin reklamları uzun süredir var. Bunlar, reklamın ikna edici mesaj içeriğini ayırt etmek için gereken bilişsel kapasiteye henüz sahip olmayan ve dürtüselliği yüksek olan, duygusal ve ani kararlar vermeye meyilli olan bir kesimi, çocukları hedef belledi.


Çalışmalar, bu reklamlara maruz kalan çocukların besin tüketimlerinin arttığını gösteriyor. Haliyle bu durum obezitenin ekmeğine yağ sürüyor. Birçok ülkede yapılan çalışmaların yanı sıra ülkemiz televizyonunda da çocuklara yönelik besin reklamlarının çocukların izleme oranlarının arttığı saatlerde artış gösterdiği görülmüş. Çocuklar televizyon başına geçince reklamlar da artıyor. İşin kötüsü, bu reklamların çoğunluğunu enerji açısından yoğun, besin ögesi açısından fakir olan "merkez dışı besinler" oluşturuyor.


TÜRK TELEVİZYONU VE BESİN REKLAMLARI


Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) raporlarını inceleyelim.

2006’da günlük televizyon izleme süresi 5 saat 10 dakika civarı iken 2018’de 3.5 saate inmiş. Bu dönem, televizyonun tercih edilen başka medya araçlarına kaptırdığı popülarite kaynaklı. Artık istediği içeriği bulamayanın elinde Netflix, Amazon, Blutv, YouTube gibi bir sürü seçenek var.

Raporda görülmüş ki, televizyon izleme süresi yaşla birlikte artma eğilimi gösteriyor. Eğitim düzeyi arttıkça bu süreler düşüyor.

2012 yılına ait raporda, hafta içi ortalama televizyon izleme süresi günde 3.7 ± 2.3 saat iken hafta sonu 4.4 ± 2.3 saat şeklinde.

İzlenme oranları Saat 18:00-21:00 aralığında %53.7, 21:00-23:00 aralığında ise %61 ile en yüksek. Bu oranlar hafta sonları için sırasıyla %57.1 ve %70.2 şeklinde.

%56.4’lük kesim reklam çıktığı an kanalı değiştiriyor. %30.8 reklamın bir kısmını izliyor. %10.7’lik bir kesim ise reklamların tamamını izliyor. Normal, oturup reklamı izliyor ya da belki de reklam televizyonda açıkken çiş molasına kaçıyor falan.

%62.5’luk kesim genel olarak reklamların, %4.4’lük kesim ise besin reklamlarının sıklığından şikayetçi (Guran et al., 2010). Yani... çoğunluğun reklamlardan rahatsız olması benim alanım değil. Besin reklamlarının sıklığından pek rahatsızlık duyulmadığını görmek ise can sıkmıyor değil şimdi :)


Türkiye’de yapılan bir çalışmada 3 popüler, şifresiz kanal incelenmiş. Bu kanallarda, “Prime-time”da, yani 19:00-23:00 aralığında çocukların izleme oranları da artıyor. Özellikle 19:00-20:00 aralığı, birçok aile için akşam yemeği vakti. Çalışmanın sonucuna göre, “prime-time” aralığında besin reklamları artıyor ve merkez dışı besinlerin reklamları, reklamların toplamda %88.7’sini oluşturuyor (Guran et al., 2010). Millet yemeğe oturuyor, bu sırada televizyonda da yeyinti reklamı görüyor.


4 popüler ve şifresiz kanal incelendiğinde toplam 8858 reklamın 2848’inin (%32.1) besinlerle ilgili olduğu görülmüş. Reklamların büyük kısmını (%81) yüksek yağ, yüksek şeker ve yüksek kalorili besin reklamları oluşturmuş. Reklamı en fazla yapılan ürün, çikolata ve çikolata barları olmuş. Bunu kek, kahve, çay, şekerleme, sakız, fast-food yiyecek, cips, karbonatlı içecekler, margarin ve dondurma reklamları takip etmiş. İçinde sağlığa hayrı dokunacak bir tane besin yok yani.


Yiyecek-içecek reklamları hafta içi toplamın %33’ünü oluşturuyor. Hafta sonu ise bu oran kükremiş sel gibi bendini çiğneyip aşıyor ve %84’ü buluyor. Benzer şekilde, merkez dışı besinlerin toplamdaki yeri hafta içi %30. Ama hafta sonu %78. Besin reklamlarının en çok yapıldığı saat ise 16:00-21:00 aralığı (Huang et al., 2011).


Edirne'deki 15 ilçe okulundaki 1018 öğrenciye anket yapılmış. Görülmüş ki, 9-11 yaş grubundaki öğrencilerin diyet kaliteleri düşük. Zaten daha eski çalışmalar da böyle söylüyor. Ankete göre sağlıksız beslendiği belirlenen çocuklar günde en az bir kez cips, kızartma, fast-food ürünleri ve gazlı içecek tüketmiş. Çocuklar hangi besinlerin sağlıksız olduğu bilgisine sahip ama bunları tercih etmiyorlar.


Çalışmaya katılan çocukların %84.9’unun marka logolarının yarısından fazlasını tanıyor. Yani marka logolarının hatırlanma oranları ile besin hakkındaki bilgi düzeyi ve beslenme alışkanlıkları arasında zıt bir ilişki söz konusu (Tokuç, Berberoğlu ve Ekuklu, 2009).


Mart ve Nisan 2016 arasındaki dönemde bir çalışma yapılıp her gün farklı bir kanal olmak üzere toplam 7 televizyon kanalı, 09:00-23:59 saat aralığında izlenmiş. Reklamlarda en çok vurgu yapılan öge markaymış. Bunu sırasıyla lezzet, yenilik, gıda güvenliği, fiyat/kampanya ve besin ögelerince zenginleştirme takip etmiş. Televizyonda besin reklamları çıkıyor çıkmasına ama besinin güvenliği ya da sağlığına yeterince vurgu yapılmıyor demek bu (Şahin ve Durlu Özkaya, 2018).


Ürün ile sağlık bağlantısına yapılan vurgunun ve reklamlarda yer alan sağlık mesajlarının araştırıldığı bir çalışmada ise Yudum, Torku ve Ülker reklamları üzerine çalışılmış. Buradaki sağlık mesajları “hafif olma”, “sağlığı koruma”, “doğal olma” ve “lezzetli olma” şeklindeymiş. Burada marka, ürününü piyasadaki rakip ürünlerden ayrı kılmak ve satışını artırmak için sağlık mesajlarını kullanıyor (Alyakut, 2019).


Reklam yerleştirmelerinin görüldüğü etkili bir mecra da televizyon dizileri. Yayınlandığı dönemde yüksek izlenme oranlarına ulaşmış sitcom dizisi olan “Yalan Dünya” dizisinde ürün yerleştirmenin gözüne vurulmuş, dağ taş fast-food ürün yerleştirmesiyle doluymuş meğer. 23 bölümden oluşan ilk sezonu (tüm bölümlerin %26’sı) 18 bölümünde (%78) fast-food ürün yerleştirmesi olduğu görülmüş. Bu yerleştirmelerin yapılışında genellikle benzer taktikler izlenmiş. Karakterler Cihangir'de oturuyor. İstiklal'den yürüyerek geçip duruyorlar (Dizide görülen gerçek İstiklal değil, bir plato) ve “KFC” ve “Büfe Markiz”in önünden geçiyor, bunların önünde sohbet ediyor falan. Bu sırada işletmelerin menüleri ve logoları gösterilmiş oluyor. Bazen de buralardan bir şeyler alıp yiyorlar ve böylece senaryonun akışını etkilemese de birazcık daha aktif bir yerleştirme yapılmış oluyor.


Yerleştirmeler, toplamda 18 bölümde, 139 kez, 13 dakika 7 saniye olacak şekilde yapılmış. Markası belirtilmeyen ürünler de var işin içinde. Onları da göz önüne alırsak, hem yetişkin hem de çocukların bunlardan etkilenebileceğini görebiliriz. Yani yemeyen gene yemez ama herkes bir değil, özellikle çocuklar hiç değil (Sağlam, 2019).


Bir de işin sinema boyutu var. Orada da son yıllarda bu yerleştirmeler baya arttı. Bu olay benim gözüme ilk kez çarpıp rahatsız ettiğinde sinemada Cem Yılmaz'ın "Arif v 216"sını izliyordum. Arçelik her yerdeydi. Tamam filmin sponsoruydu da... Senaryonun içine yedirsen, günlük hayatta bizim lafını ettiğimiz gibi doğal bir diyalog akışında kullansan kabulüm ama sinema başka bir şey, ne bileyim. Saflığı mı kaldı diyeceksiniz ama, işin saflığını bozuyor bana kalırsa.


Bir çalışma, Cem Yılmaz'ın Hokkabaz, Arog ve Pek Yakında filmlerini incelemiş. Hokkabaz ve Arog'da besin reklamı yerleştirmesi yok ama diğer yerleştirmeler de ilgi çekici:


Hokkabaz:

-İskender (Cem Yılmaz) ve Maradona (Tuna Orhan), İskender'in babası Sait'in (Mazhar Alanson) yanına gider. Sait, karavanın dibinde televizyon izlemektedir. Televizyonda Ntv logosu görürüz.

-Maradona'nın Adidas eşofmanları zaten ortadadır.

-Çanakkale yolunda giderlerken yol kenarına çekerler. O sırada Opet logolu bir petrol tankeri görürüz.


Arog:

-Ceku (Özge Özberk) ne zaman bilgisayarda araştırma yapsa onun yüzü ekrana yansır ve ekranda tamnet olmasa da Ttnet logusu görülür.

-Logar, Arif'i zaman makinesiyle başka bir gezegene gönderir. Arif'in buraya düştükten sonra yaptığı ilk şey telefonuna bakmak olur: Avea logosu görülür.

-Ceku, Arif hakkında haber almak ümidiyle televizyon başına geçer: Ntv logosu görülür.

-Logar havaalanına gelir. Burada solunda bir reklam afişi görür. Afişte kendisi vardır. Elinde bir ahizeli telefonla sırıtmaktadır. Burada Türk Telekom logosu ve sloganı görülür: "Evde ev telefonu, işte iş telefonu kullanılır".

-Arif'le Ceku muhabbetlemektedir. Kadrajın ortasında, her ne kadar arka planda kalsa da bilgisayar vardır: Apple logosu görülür.

-Arif yabancı gezegende görevini bitirmiş, dönecek. Dönmeden orada edindiği arkadaşlarına hediye dağıtır. Birine kendi kol saatini verir: "Bu düğün hediyem senin, çakma Rolex ama birebir" der. Normalde söylemese bilemicez.


Pek Yakında:

-Ana karakter olan Zafer ve ailesi, misafirleriyle evde Arzu'nun (Tülin Özen) filmini izlemektedir. Televizyonda altta görülen geniş şeritte Turkcell reklamı vardır.

-Zafer, ailesiyle birlikte, çocuklarının doğum günü kutlamasındadır. Masada filmin sponsorları olan Pepsi, Yedigün ve Fruko şişeleri görülür. Daha sonraki birçok sahnede de nerede masa varsa orada bu üçlü görülecektir.

-Zafer film öncesinde masa başında arkadaşlarıyla sohbetlerken ara ara yeşil Fruko şişesi görülür.

-Yine böyle bir toplantı. Kimler oynayacak, o konuşuluyor. Hepsi önlerindeki şişe Pepsi'lerden içiyor.

-Zafer, ailesiyle evde yemek masasında. Dibinde kocaman yeşil Fruko şişesi.

-Zafer, film ekibi, toplantı. Zafer arada kutu kola içiyor.

-Zafer filme efekt yaptırmak için bilgisayar uzmanına gidiyor. İşi komuşurlarken üstteki bilgisayar ekranlarından birinde Yandex sayfası açık. Sonra dönüş öncesi Zafer Yandex'ten traiğe bakıyor.

-Zafer sete geliyor. Elinde bir poşet, kollarında ise aynı üçlü: Pepsi, Yedigün ve Fruko.

-Zafer sette aşçı. Yemek dağıttığı minibüsün önündeki masada yine aynı üçlü.

-Sete ara veriliyor, masalar aynı.

-Finalde yemek partisi düzenleniyor, aynı masa.

-Zafer sokakta yürüyor, kadrajın sağındaki dükkanın birinin Turkcell logolu tabelası görülmektedir. Yürüyüş boyunca da görünür.

-Filmi çekerken sakatlanan oyuncuyu ziyaret için hastaneye giderler. Kadrajın ortasında, çok dikkat çekmeyecek şekilde de olsa mavi zeminde Acıbadem logosu görülür.

-Set görevlisi Zafer'e "İçecek ne var?" diye sorar. Zafer aynı üçlüyü sıralar.

-Zafer filmin sonlarında mafya babasıyla konuşurken "Telefon çekmiyor" der. Mafya babası, "Nasıl çekmez? Sen Turkcell kullanmıyor musun?" der.


Sonuç olarak, Hokkabaz'da 3, Arog'da 7 ve Pek Yakında'da 11 farklı çeşit yerleştirme var. Çoğunun gerçek hayatta karşılaşılabilecek şeyler olduğu düşünülebilir. Bu görülen markaların filme sponsor olduğunu bilmesek :)


Cem Yılmaz'ı severim, Hokkabaz en iyi Türk filmlerinden biri ve Gülse Birsel'in elinden çıkan Avrupa Yakası da son zamanları hariç gelmiş geçmiş en iyi Türk dizilerindendir. Ama işte, benim de söyleyeceğim şeyler var elbette. Kendinizi bahsettiğim reklamlar ve ürün yerleştirmelerden koruyun. Ya da en azından farkında olun, "Heh, bunun niyeti bu" diyebilin :)



KAYNAKÇA

1- Guran et al. (2010). Content Analysis of Food Advertising in Turkish Television. Journal of Pediatrics and Child Health. 46: 427-430.

2- Huang et al. (2011). Television Food Advertising in Singapore: The Nature and Extent of Children’s Exposure. Health Promotion International. Doi: 10.1093/heapro/dar021.

3- Tokuç, B., Berberoğlu, U., Ekuklu, G. (2009). Reklam ve Çocuklar: Çocukların Gıda Markalarını Tanıması, Beslenme Alışkanlıklarını ve Gıda Tercihlerini Etkiliyor mu? TAF Preventive Medicine Bulletin. 8 (6): 459-464.

4- Şahin, E., Durlu Özkaya, F. (2018). Televizyonda Yayınlanan Gıda Reklamlarında Gıda Güvenliğine Yapılan Vurgunun Tespit Edilmesi. Turizm Akademik Dergisi. 5 (1): 265-275.

5- Alyakut, Ö. (2019). Gıda Reklamlarında Kullanılan “Sağlıklı Beslenme İletilerinin” Değerlendirilmesi. Selçuk İletişim. 2 (2): 532-574. doi: 10.18094/josc.596257.

6- Sağlam, H. (2019). Yalan Dünya Dizisindeki Fast-Food Ürün Yerleştirmelerine İletişim Etiği Çerçevesinde Bir Bakış. Selçuk İletişim. 12 (2): 575-603. doi: 10.18094/josc.596263.



69 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentarios


bottom of page